21 Aralık 2014 Pazar

Pazar Babası


Yaptığım istatistiklere göre 10 evden 8inde bulunan "PAZAR BABASI" canlısını anlatacağım size. Geri kalan ikilik dilimde olan babaları koruyalım,onlara çiğ börek havuzunda yüzdürelim,omuzlarda taşıyalım.

Pazar babası canlımız çocuğun uyanış saatini asla bilmez. Çünkü kendisi kahvaltı hazırlandıktan sonra "hadi-hadi-hadi" baskılarıyla kalkar. Kahvaltısını eder,gazetesini alır ve kahvaltıdan 5 dakika sonra odasına dinlenmeye geçer. Çünkü kendisinin atası karpuzdur yata yata büyüyeceğini düşünmektedir.

Çocuğun öğle uykusu saatinden önce uyanır. Uykuya hazırlanan çocuğu sakinleştirmeye çalışan annenin tüm ısrarlarına rağmen hoplamalı zıplamalı tüm enerjik aktivite adı altında boğuşmaları yaptırır. Çocuk haliyle şahane eğlenceyi bırakmak istemez. Uykuya ağlayarak gider. Anne hep çocuğu ağlatan insandır canlımızın gözünde. Annenin saçlarının %75 i bu zamanda beyazlar.

Çocuk uyurken ayaklarını uzatıp kahve içmeyi arzulayan çilekeş annemiz tam ortamı hazırlarken baba ismini verdiğimiz bu canlı "acıktım" diye buyurur. Duymazdan gelinir. Çocuğun öğle yemeği için hazırlanan tek porsiyonluk yemeği yer ve yediklerinin aynen ortada bırakarak doğal ortamı olan yatağa geri dönüş yapar. Anne kahvesini bitirir bitirirmez çocuğa yemeğini sil baştan hazırlar ve bi nebze dinlenmek umuduyla koltuğa yığılır.

Hafta sonu kavramı anne için dinlenmek değil, evde fazladan bir  çocuk olmasıdır.

Günün ikinci yarısı başlarken pazar babasına sosyalleşmek için baskı yapılır. Pazar babası canlımız trafik,kalabalık vs öne sürerek sosyalleşmeyi reddeder. İş yine annemizin elinde patlamıştır. Çocuğu yedirme,giydirme faslından sonra anne ve çocuk parka gider. Tahmin edin baba ne yapıyordur?

Kapıdan içeriye girdi anda ne yemek var sorusuyla karşılaşır annemiz. Son nefesini parkta veren annemizin kan beyninden çıkar ve eşeğin ziki çorbası,agopun kazığı yahnisi ve ebenin örekesi tatlısı var aşkım seni boğmadan ye bence afiyet olsun der.   Eceline susamış canlımız annenin bu cevabı karşısında susmak yerine HÖFTÖ ÖÇÖ BÖN ÇÖK YÖRÖLÖYÖRÖM DÖNLÖNMÖK BÖNÖM DÖ HÖKKÖM diye söylenirken annemiz kendisini banyoya kapatır ve adamı öldürmemek için yarım paket sigarayı tek nefeste içer. Bu durumda canlımızın kafasını bedeninden ayırırken düşünmek,tepesine atom bombası atmayı hayal etmek,etini cımbızla çektiğini düşlemek caizdir.

Annemiz,canlımızın yemini suyunu hazırlarken çocukla ilgilenmek baba olacak at kafasına düşer. İlgilenmek= tv izlemek ya da çocuğun eline ipad tutuşturmaktır babamıza göre. Anne sofrayı hazırlar. At kafası maçını/filmini bırakamadığı için on bin kere hadi hadi hadi diye söylenir.  Çok konuşan,hep söylenen,agresif olan annedir. Çünkü babamız melektir. Haresinde boğulmaya aday bir melek.

Yeme-içme faslından sonra takdir edersiniz ki anne biraz dinlenme umuduyla odasına çekilir. 5. Dakikadan itibaren ANNNNNEESİİİ kızın kakası gelmiş denir. E sen götür? Yok beceremem. Lan atom mu parçalıcan bi avuç götü klozete oturtup sıçırtıcan,sonra da temizlicen. Bu kadar basit işi beceremeyen (ya da işine gelmeyen) babaya söylene söylene minik kaka tahliyesi operasyonu yapılır. E anneyi gören çocuk annesinin geri yatmasına izin vermez. Geri yatmasın diye banyoya girmek ister. Bu sürede anne banyo için hazırlık yaparken baba kendisine yeni bir maç/film bulmuştur. Asla ve ASLA annenin işini kolaylaştırma çabasına girmez.

Çocuğu uyutup,kahvesini yapan annemiz haftasonu canlımızın doğal ortamını bozmadan mümkünse benden hiç bişey istemesin ümidiyle mutfak karanlığında huzuru arar.