12 Haziran 2012 Salı

Babam, günün kutlu olsun!

Yazlığa giderdik.Elalemin çocuğu sokaklarda fink atar denize girer bilmemne biz oturur evde abim Bora ile kırmızı ergeneci test kitaplarından çılgınca test çözerdik. İsyan ederdik içten içe annemize kaçalım falan diye. Sonra hadi çocuklar giyin mayolarınızı derdi babacığım hürraaa bi kıyamet denize giderdik, yüzerdik, eğlenirdik kaçma planlarını ertelerdik hep. Hem disiplinli hem de çok katı bi adamdı babam.


Abimle babama gittiğimizde bizi evde karısıyla bırakmazdı hiç. Muaynehaneye götürürdü. Orda da yine kırmızı ergeneci kitabı ile test çözerdik. Gündüz hastalar falan derken balataları yakıp kükreyen babam akşam eve geldiğimizde yıh yıh diye gülüp eğlendirirdi bizi. Kırmızı ergeneci kitaplarında da, sürekli babamı sinir krizlerine sokan hastalarından da nefret ederdim!


Barış Manço'nun şarkısı vardı "AYI" diye. O şarkının içinde "aslan baba sen çok yaşa" sözü geçerdi. Abimle o şarkıyı söylerdik canhıraş çocuk çığlıklarıyla babamda "ah canlarım" diye severdi bizi. 


Bigün yine abimle krizlere girdik. Annemizi isteriz diye çılgınca ağladık. O sessiz sedasız anneannemi aramış anneannem bizi gelip almıştı. En son muayenehanenin terasında elinde sigarası demir sandalyede oturup bize doğru bakarken gördüm onu.


Sertti babam. Kalkmadı bi öpmedi bizi. Ağlamayın işte gidiyosunuz ananıza demedi. Uzaktan sadece baktı. Çocuk aklı bizde gidip sarılamadık korkudan.


96 yılında yukarıda bahsettiğim olayın üzerinden 1 sene geçtikten sonra annem elinde bir gazete ile geldi. Babanız ölmüş başımız saolsun dedi. Abim çılgın kıyamet ağlarken ben acaba babam tabuta nasıl sığdı? Kim taşıdı o kadar kilolu adamı diye geçirdim içimden. İri adamdı babam. 1,90 küsur boyu kilolarca kilosu olan bi adamdı. 


Ağlayamadım çok uzun zaman. İdrak edemedim. Bir de cenaze görmediğim için sanırım çok inanamadım öldüğüne. Hatta öldüğüne inanmadığım için kimseye "benim babam öldü" diyemedim. Herkes babamı yaşıyo sanıyodu. Abimle aynı okulda olduğumuzdan dolayı aslnda herkes biliyomuş durumu benim haberim yok. 


Ağlamadım,ağlayamadım çoook uzun süre.




Hayat bi şekilde devam etti. Yeri geldi içlendim. Hatta ergenliğimin tavan yaptığı seneler çılgınca ekmeğini yedim babam öldü benim diye. Çok depresif oldum.Sonra geçti ama.


Büyüdüm evlenmeye karar verdim. Klişe aile tanıştırma derken beni istemeye geldiler. Allahın emri kısmından sonrasını hatırlamıyorum. O nasıl bir ağlamaktır arkadaş. İnsan en mutlu gününde böyle ağlar mı demeyin. Ağlar. Öyle bi koydu ki babasızlık o gün. En mutlu günlerimden birini kalbimde hafif bi sızı eşliğinde hatırlarım bu yüzden. Evlendiğimde de bi burukluk falan yoktu içimde ne yalan söyleyeyim şimdi. Telaştan koşturmadan ağlamaya fırsat kalmadı.


Kendisi ile ne bir doğum günü,ne bir yılbaşı ne bir bayram ne de bir babalar günü kutlamışlığım var. Baba kavramı nedir, evin içindeki baba figürü ne işe yarar şimdi yavrucanım ile birlikte bende sevdiceğim sayesinde yaşayacağım. 

1 Haziran 2012 Cuma

Kocamın içine İzzet Altınmeşe kaçtı a dostlar!

Gebelik hormonundan mı kendi cinsliğimden mi bilemediğim sinir,stres
duygusallık, her şeyi götümden anlayıp doğrusunu anlayana kadar anlatanı hayatından bezdirme halim mevcut. Her şeye ama her şeye takığım.

Hal böyle olunca sevgilimin tahammül sınırlarını zorladığım için adam haliyle çoğu şeyi bana çaktırmadan yapar oldu. Adam o kadar haklı ki içime koca karı kaçtığı için mütemadiyen söyleniyorum. Gerçi hoş yaptığı işleri çaktığım anda da söyleniyorum. O daha da fena.Çekilir dert değilim valla.

Sevdiceğim işi gereği takım elbise giymek mecburiyetinde. Normalde sezon başı beraber gidip takım elbise,ayakkabı seçeriz birlikte. Adam takım elbise giymeye 30undan sonra başladığı için e haliyle tek başına beceremiyo naapsın? Allah onu da öyle yaratmış.

Çenemden ve benim işlerimden dolayı dün sezonluk alışverişini kendisi yaptı. Eve geldiğinde aldıklarını bayramlık velet edası ile bir bir gösterirken ayakkabıları kutusundan çıkarttı. Ve o an   hanemize güneş doğdu. Evimiz ışıldadı. Pabucun tekinde gözlerimdeki hayreti, diğer tekinde ise ağzımın beş karış açıklığını gördüm. O an sevdiceğim ile geçirdiğim yıllar gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Pabuç, pabuç değil kulis aynası mübarek. Pırıl pırıl, şıkır şıkır.Şoku atlatıp işi dalgaya vurunca sevdiceğim olacak içine flash tv sunucusu kaçmış adam haliyle bozuldu biraz. Verdim çeneyi ben de. Adamın ne türkücülüğü kaldı,ne pavyon fedailiği, ne de içinde büyüttüğü efsanevi kırocan. Kendisini morartıp, intihar eşiğine getirinceye kadar söylendim allah söylendim. Amacıma ulaşıp adamı ayakkabılardan soğuttum." Ya bunlar mağazada böyle durmuyodu harbiden çok çirkinmiş" dediği anda verdim ayarı,verdim hürrem taktiğini yolladım ayakkabıları değiştirtmeye. Az zaman sonra da insani parlaklıktaki pabuçları ile eve gelince de verdim sempatikliği verdim neşeyi.

Bi de dırdırla hiç bişey hallolmaz derler.Götümü yesin onu diyenler.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Bebem dile geldi.

05:30
Annem olacak kadın kalksın da karnımı doyursun diye tam 1 saattir tekmeliyorum. Nasıl derin uykudur bu osura osura uyuyo hala daha. 

05:45
Sonunda uyandırdım. Ayağa kalktığını anlayabiliyorum çünkü epey sarsılıyorum ayağa kalktığında. Mutfak en sevdiğim yer olduğu için hemencicik mutfağa gittiğini ayırt edebiliyorum. Ama bu anam olacak zilli kadın pembe o iğrenç hapı içip yatağa,uyumaya geri döndü. İsyan edicem şimdi. Tekmeleyip durayım da rahat ettirmeyeyim.

07:00
Müzikli ses ile uyandı nihayet. Bıyıklıyı uyandırdı. Aç bırakıyo falan ama sesi pek bi huzurlu bu kadının be. Nasıl güzel konuşuyo bıyıklıyla.Bunlar tatlı tatlı konuşurken ben rahat durur muyum tabi ki de bastım tekmeyi bastım yumruğu. Annem bak bak hareket ediyo ne güzel koy elini dediği anda bıyıklı eli koyar koymaz duruyorum ki gıcık olsunlar. Elini çekince veriyorum coşkuyu. Oh.

07:30
Bıyıklıya el sallıyoruz pencereden. Annem çevremdeki ne var ne yok anlatmaya çalışıyo.Bak çocuğum bu martı,bak çocuğum bu kedi,bak çocuğum bu ağaç. Hala daha peynirden,zeytinden, reçelden ses yok. Varsa yoksa martı,börtü böcek. Bak annee bu da nah deyip hareket çekiyorum ama ay benim kızımın hoşuna mı gitmiş diyip beni iyice uyuz ediyo. Kendimi ifade etmeyi bi türlü öğrenemedim. Sinir oluyorum.

08:30 
Saatler süren açlığım nihayet son buldu. En sevdiğim şey domates sanırım,yedikçe bi coşku geliyo bana sorma. Bide arada susamlı bişey yiyo onu da seviyorum. Karnım doyduğuna göre uyuyabilirim artık.

09:00
İki dakika uyuyayım dedim kıpır kıpır kadın arkadaş. Sürekli sallanıyorum içeride. Bi otursa da rahat rahat uyusam. Bi yandan da sallanmak da hoşuma gitmiyo değil. Aa ne güzel oluyo be tatlı tatlı. 

11:00 
Süt tadı geldi diye uyandım.Pek sevindim hatta çılgınca sevindim. Sütü içtikten sonra biraz uzanıyo sanırım karnına da bişey sürüyo vıcık vıcık. Ovalıyo falan. Fırsat bu fırsat dayıyorum popomu bende. Sırtıma, popoma her yerime masaj yapıyo. Uyuyoruz sonra.

12:00
Tüy yumakları geldi dayadılar kendilerini bana gır gır gır sesle bi rahat vermediler. Bide patileriyle yoğuruyolar sanki beni pek bi hoşuma gidiyo. Karşılık olarak ben de elimi dayıyorum aklı gidiyo salakların.hohohoh.

12:30
Geçti yine o bilgisayarın başına renkli renkli bişeyler yapıyo. Bi yandan da açtı gıy gıy müziği nefret ediyorum anlatamıyorum ki arkadaş.Tepkimi oynamayarak vereyim diyorum yapamıyorum.Sıkışık burası, müzik berbat, hayat beni şimdiden çok yordu.

14:00 
Uyandığımda hortum şişmiş gümbür gümbür yiyecek bişeyler geliyodu. Ispanak yiyiyo yine bu ya. Nefret ediyorum. Yine çişimi yapıp onu içmeye mahkumum arkadaş.

16:00
Bu ayakkabıları giydiğine göre yürümeye çıkacak annecim. Yürümesi iyi de merdiven olayı çok can sıkıcı. Sıkışıyorum her basamakta. Sokakta herkes çok güzel olduğum için bakıyo bana. Buruşuk yüzlü kadınlar ellerini koyuyo başımın üzerine. Seviniyorum. Sallanmaktan uyuyakalıyorum sonra.

17:30
Çikolata yiyiyo yaşasın! O kadar seviniyorum ki kordonla düğüm oluyorum.Kendimi çözebilmek için epey uğraşıyorum. E haliyle yoruluyorum annemde o ara mutfakta bişeyler yapıyo. Elim kolum birbirine girmiş bi şekilde bu sıkışık yerde izlemeye çalışıyorum.

18:10
Bıyıklı geldi. Seviyorum bu adamı. Annemi öptükten sonra benim de yanağımdan öptüğünü sanıp kolumu,bacağımı hatta bazen popomu öpüyo. Hoş geldin beş gittinden sonra kayboluyo ortadan.Az zaman sonra annem açık havalı bi yere çıkıyo. Babam olacak bıyıklı da orada. Evdeki kanatlı hayvanattan büyük kanatlı hayvanlarla uğraşıyo. Yem falan verip,onları uçuruyo.Çok acaip. Annem de bi yandan sesli sesli bi şeyler okuyo. Bi ara ne güzel aslan kardeşli kitaplar okuyodu bana.

19:30
Hah işte en sevdiğim anlardan biri daha geldi çattı. Yemek yiyolar. Annem olacak embesil paso su içiyo.Ay çıldırtacak bu kadın beni. Zaten su içindeyim kardeşim azıcık fazla katı bişey yesen de karnım iyice doysa.

21:00
Annem ayaklarını uzatmış, bıyıklıya da dayamış sırtını. Oh on dönüm bostan yan gel yat osman. Keyfi yerinde olduğunu hissedebiliyorum. Bu arada akşamları tek eğlencem bunlar televizyon izlerken annemin karnında keşfettiğim içi sarı su dolu keseye basıp basıp zıplamak. Ay nasıl eğlenceli bi bilsen. Gerçi iki de bir annem gidip o suyu boşaltıyo ama olsun yarın saat sonra tekrar doluyo hop bi daha zıplıyorum.Çok eğleniyorum çok.

23:00
Şu 32 haftalık hayatımda en çok nefret ettiğin ne diye sorsalar diş macunu derim. Ben böyle iğrenç bişey görmedim,bilmiyorum,tatmadım. Annem ne zaman dişlerini fırçalasa içim dışıma çıkıyo saçma sapan hareketler yapıyorum. Kadın da dayanamıyo bazen kusuveriyo. Hayda sabaha kadar aç kal işin yoksa. Sabah akşam çekilecek dert değil cidden.

02:00
Annem, çimenler üzerinde koşup şarkılar söylüyo. Bıyıklı da yanında. Piknik yeri gibi bi yerdeyiz. Sanırsam şu kıvırcık kafalı olan da benim. Ulan! bu kadın en son yatağa girmemiş miydi? Uyurken kaçırdım demek ki. Yoo sağımda bıyıklı, solumda yastık. Tepemde bi yerde kıl yumağının ufak olanının kafası var. Gayet evdeyiz şu anda. Annem de uyuyo. Hayat cidden çok garip.

03:45
Yuppiiii sarı sıvının olduğu kese dolmuş.

15 Mayıs 2012 Salı

"içimde kalanları çocuğum yapacak" mantığıma sıçayım.

En nefret ettiğim şeyi şu ara hayal dünyamda yaşıyorum. Ana babalar kendi içinde kalmış her şeyi bebelerine yaptırır ya işte ondan bahsediyorum. Hatun henüz doğmadan nasıl hayaller kuruyorum bi bilsen o şaşkınlıktan küçük dilini yutarsın,bağırsağından çıkartırlar.O derece hayaller alemi!

Ben kendimi bildim bileli resim çizdiğim için annem nasıl olsa bu çocuğun becerebildiği bi hobisi var kendi kendine eşelensin diye başka hiç bir konuya yönlendirme gereği duymamış. Ergenlik döneminde e iyi hoş ben resim çizebiliyorum ama bununla kimseye hava atamıyorum ulen diye isyan edip hava atabilmek için org çalmaya merak salmıştım. Sanki orgu her yere taşıya bilecekmişim gibi. Ne geri zekalı bi ergen olduğumu buradan anlaya bilirsin. Eve gelen her misafiri allahını seversen gel diye odama sürükleyip kulaklarını iyice belleyene kadar tek elle muhteşem repertuarımdan şarkılar icra ediyodum. O günlerde bu işkenceye maruz kalmış kişilerden tek tek özür dileyip, hafızalarına reset atmalarını rica ediyorum.

Paten,bisiklet harici hiç bir spor dalıyla da uğraşmadığım için ne biçim içimde kaldıysa "çocuğum olunca jimnastikçi yapıcam ulan!" kafasındayım. Evvela sağlıklı sıhhatli olsun en büyük dileğim bu tabii ki. Ama sonrasında mutlaka jimnastikçi olsun. Düşüncem 3 yaşına gelince jimnastik ile başlayıp sonrasında aklı kemale ermeye başlayınca hangi spor dalını tercih ederse onu yapması.Ya da jimnastiğe devam etmesi.Şimdi buraya kadar minimal bi hayal gözüküyo di mi? İşte buradan sonra film kopuyo kendime engel olamıyorum. Yavru canımın yapmasını hayal ettiklerimizin tam listesini aşağıda  bulabilirsiniz ;

- Resim çizsin,tasarım programlarını kullana bilsin (annesinin hayali). Çizsin tabi ya evde iki çizer ne kadar hoş olmaz mı? Hem kursa falan da gerek yok evde hazır hoca varken çizsin bence. 8 Yaşına geldiğinde aldığım işlerin kolay kısımlarını ona yaptırırım. Bedava asistan oh.

- Güvercin merakı olsun (babasının hayali). Sen anlamıyosun bunlardan diye çemkiriyo bana. Kız güvercinleri uçuracakmış,besleyecekmiş, yavruları ile ilgilenip gözü gibi bakacakmış. Bakacakmış ki o işteyken gözü arkada kalmayacakmış. Birlikte saatlerce güvercin uçuracaklarmış. (beyinlerine güneş geçsin de göreyim) Tabii sadece güvercin değil bütün hayvanlara merakı olsun ( anası )

- Buz pateni yapsın(annesinin hayali). Ama yapmasın mı şimdi? Ne kadar güzel değiller mi allah aşkına? Küçükken aşıktım ben buz pateni yapan insanların tümüne. Kilitlenip kalırdım televizyon karşısında izlerken. Hazır zaten jimnastikten vücudu esnek de olacak yapabilir diye düşünüyorum.

- Çok kitap okusun (ana- baba ortak yapım hayal). Haftada 7 kitap okusun (oha). "Annecim,babacım bu hafta aldığınız kitapların tümünü okudum haydi gelin hep beraber bu kitaplar üzerine tartışalım.Sonrasında da annecim eğer iznin olursa hafta sonumu senin kitaplarının bir kaçını okuyarak geçirmek istiyorum." Güneş - Yaş 9. ( Abarttım farkındayım. Olsun fazla istemekten bişeycik olmaz)

- En az bi enstrüman çalsın. ( anasının hayali) Tercihen yaylı çalgılar olabilir. Sesi de güzel olursa tadından yenmez.

- Çizim yapabileceği için eli dövme makinasına da alışık olsun. ( yine ortak yapım bi hayal) Extreme bi hayal gibi gelebilir ama çocuk benim çocuğum sanane kardeşim.

Tabii ki de ebeveyn olarak aklımıza gelenler sadece bu kadarla sınırlı değil. Sadece çok gönülden istediklerimiz yazdıklarım. Böylelikle 15-16 yaşına geldiğinde çocuğumuzun bi gününün planı da şöyle olabilir tahminen.

Sabah kalkıp kahvaltısını etmeden evvel güvercinleri açıp doyurur. Jet hızı ile kahvaltısını ettikten sonra jimnastik antrenmanına gider. Jimnastikten çıktıktan sonra eve gelirken yolda yapacağı çizimlerin planlarını çıkartır.Eve gelir duşunu yapar. Tekrar güvercinler ile ilgilenirken bir yandan çizimini yapar. Güneşin alnında yorulacağı için odasına gider yatağına uzanır siestadan evvel bir kitap bitirir. Uyanır uyanmaz enstrümanını alır ve sanatını icra eder. Yemeğini yedikten sonra  tercihen anne,baba ya da arkadaşına dövme yapar. Sonrasında da arkadaşları ile buz pateni yapmaya gidebilir.

Bunların hepsini yaptıktan sonra da balataları yakmazsa üstün başarı madalyasını hak kazanır.Çocuğa çok mu yüklendik ne?

9 Mayıs 2012 Çarşamba

♫♪ dertler benim çile benim ben acılaaar bebesiyim ♫♪

Bak baştan söyleyeyim arabesk rakı masasında candır. Henüz 31 haftalık ana karnındaki bebe için uygun değildir. Sonra vay efendim "sen çok mu batılısın sıçtığım bok" eleştirisi yapmayın bozuşuruz.

Her gün düzenli olarak kıza klasik müzik dinletiyorum.Bunun dışında kendi müzik tarzımda olan şarkıcıların parçalarını da dinliyorum çalışırken haliyle. İleride duyduğunda yabancılık çekmesin evin içinde sürekli klasik müzik dinleyemem şimdiden alışsın yavrucan rahat rahat uyur müzik çaldığında mantığındayım. Lakin geçenlerde bişey dikkatimi çekti ki çekmez olaydı. Karnımdaki bebeden utandım o derece.

Benim bütün gün dinlediğim,dinlettiğim hiç bir müziğe tepki vermeyen düdük hanım kral tv,damar fm hastası hatta müptelası çıktı! Müzik kanalları zaplaması yaparken Küçük Ceylanın bi klibine denk geldim. Yakın plandan yüzünün tamamını neden bi insan komple klip malzemesi yapar diye düşünürken içeriden bi tepik geldi. 3 saniye sonrada coşa gelip dans etmeye başladı. Evvela aklıma bişey gelmedi ve Ceylan işkencesine tahammül edemeyeceğim için haliyle kanalı değiştirdim. Hareket anında kesildi! Ulen mulen diyerek iki üç kanal sonra tekrar kanala geri döndüm. Bizimki Shakira edası ile içeride kıvırttırmalarına devam etti. Akşam bu konuyu sevdiceğime açtığımda denk gelmiştir dedi olayı kapatmak istedi. Pışşıııık ben kapatır mıyım modunda hemen ispata koyuldum!

Sırt üstü yattım ilk önce Adele - Some Like You açtım bizimkinden çıt yok. Bi daha dinlettim tekrar bi hareket yok. Sonra da gündüz tepki verdiği Ceylan - Bana Kendisi Lazım isimli sanat eserini açtım. Sazlar girip iki saniye geçtikten sonra bizimki göbek atmaaya başladı. Epey de oynadı sevgilim de ikna oldu. Benim ise daha şimdiden nasıl zıt bi kişilikte bebe çıkartacağım şekillenmiş oldu.

Şimdi aklıma iki alternatif geliyo.  Birincisi hatun fena rahatsız oluyo durumdan yeter artık kes şu işkenceyi dercesine attırıyo tekmeleri. İkincisi tam bir arabesk bağımlısı bebenin teki geliyo. Zamanında entelektüel kimliği ile gönüllere taht kurmuş kuzenimin oğlu İsmail YK hastası diye epey dalga geçmişliğim var. Kınama sakın gelir başına diye boşuna dememişler.

Artık baktık düzelme olmuyo evimizde sürekli olarak arka fonda arabesk nağmeleri dinler kızımızla birlikte efkarlanır derin bir of çekeriz.

rüyalar alemine akarım hepinize kafa göz dalarım!

Saat 22 gibi sütümü içip göbeğimi kaşıya kaşıya, yatağın hepsini kaplayarak uyudum. Yalnızca 25 dakika sonra "sensin tombiş" diye bağırarak geri kalktım. Gün içinde kapıcıdan tut, samimi olmadığım bütün insanlardan dahi hemen hemen duyduğum bir sevgi(!) kelimesi bu. Tombiş! En son geçen gün kapıcıyı bozmakla hiç olmazsa bi baş eksilttim bu kelimeyi kullananlardan. Gerisi diğerlerinin başına. Diğerlerine de müsaadeniz ile buradan haykırmak,çemkirmek ve bilimum küfürleri etmek istiyorum (Üzerine alınan da alınsın çok fifi!) ;

 "Ulen Allah'ın salağı!  Ben gebelikten önce Adriana Lima idim de şimdi Yunan sınır dubası mı oldum? Zaten kilolu idim. Evet kilo aldım lakin bu normal bişey değil mi? Herkesi Ebru Şallı mı belledin sen arkadaşım! Gebe kadınla konuşurken azcık dikkat etsen çükün mü düşer veyahut memen mi söner? Günün birinde sen/karın hamile kalır da inşallah Türkiye'nin her yerinden görünecek kıvamda olursun inşallaaaaaaaaaah ben seninle o zaman hesaplaşırım. Tombiş dedin egonu tatmin ettin.Mutlu oldun.Aç bakayım avucunu eline bişey geçti mi ? Senin bi sıkımlık kelimen yüzünden benim sevdiceğim bütün gün beni eski neşeme geri getirebilmek için büyük efor sarfediyo. Haberin var mı? Haberin olmasın aman keyfimi kaçırmak için yeni bi ego tatmin kelimesi geliştirirsin Allah muhafaza sonrası elimden kimse alamaz seni! Şimdi gönül rahatlığı ile siktirip gidebilirsin.Sövmem bitti!"

Oh! 

Bu yazının ana fikri. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun bu bir. İnsanları ezmeye kalkmayın sonra benim gibi çirkefin tekine denk gelirsiniz hayatınızı zindan eder inim inim inletir haberiniz olsun bu da ikiiii. Haydi şimdi gidip "ben sempatiklik olsun diye demiştim yanlış anlamıııııış" diye diye yatağınızda zıbarın bu da üüüüüüüç! 

Bana hiç bi zaman tombiş veyahut benzeri kelimeler kullanmamış canlarım ciğerlerim için kokulu öpücükler yolluyorum. Ya da yollamıyorum gayet efendice tebessüm edip fazla taviz vermiyorum. 

8 Mayıs 2012 Salı

miskinler kraliçesi

31 haftalık gebeyim. Eve rutin gelen bir yardımcımız olmadığı için ev işi, yemek,günlük işler ellerimden öper balım. Gerçi hoş eve gelen temizlikçinin arkasından bezle dolaşan ruh hastası bi kişiliğim. Gebelikten önce kargalarla uyanıp fiti fiti evin içinde koşturup normal insanların mesai saati başlangıcında ben de çizmeye başlardım.Molalarımda da kendime kaliteli zaman ayırıp salya sümük uyurdum.

Şimdilerde ayaklarımın yarısını görmemi engelleyen göbeğim yüzünden hayatımı slow motion yaşıyorum. Bu yavaşlıktan dolayı da hareket etmeye resmen üşeniyorum. Uyku düzenim dillere destan.Bir sabah 10 da kalkıyorum diğer bir gün gece 01,30'da.Hal bu olunca benim obsesif düzenim yerle yeksan anacım. İlk başta her gün toz alıp kedilerin banyoda yarattığı kum cennetini temizlemediğim zaman kötü hissediyodum.Alıştım artık şimdi toz zerreciklerinden sanat yaratıp, kum öbeklerine basmadan işimi halletmeye çalışıyorum. Elimde olsa miskin hayvan gibi haftada bir çişe gidicem demek isterdim ama idrar kesesi baskısı yüzünden bu mümkün değil maalesef.

Evde çoğunlukla ambalajlı ürün kullanmama kavramım şu an karnımı doyursun da isterse çer-çöp olsunla yer değiştirdi. Sevgilimin yanaklarındaki sağlıklı pembişlik gittikçe köşedeki köftecinin rengini almaya, saçım düzenli ev yemeği yemeyip üşengeçlikten makarnaya geçiş yaptığımız için fiyonk,burgu ve kelebek şeklinde çıkmaya başladı. Öğrenci evi tecrübelerimle öz İtalyan gelse makarna konusunda kapışamaz benimle ama ona bile üşeniyorum hep domatesli hep yoğurtlu makarna yemekten nimetten tiksinir olduk. Haftanın her günü sağlıklı tencere yemeği yiyen kocam 32 senelik hayatı boyunca yemediği sokak yemeğini sayemde tattı. 

Bugün bu işe bi son vereyim 3 çeşit yemekle adamın midesini çıldırtayım dedim girdim mutfağa. Menüm ev yapımı kremalı mantar çorbası, imam bayıldı, domatesli pilav, cacık ve sütlaçtan oluşuyordu. Sıcak havaların kendini göstermesi ile bizim mutfağın Jameika kadar sıcak olduğunu unutmuşum bu arada. Yükümden dolayı da zaten herşey 2-3 katı fazla geliyo bana yandım allah diyerek imam bayıldıyı patlıcan oturtma ile değiştirerek ilk fireyi verdim. Sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten. Domatesleri yıkayıp rondodan geçirmeye üşendiğim için domatesli pilav yerine soframızın temel taşı,olmazsa olmazı kelebek makarna yaptım. Kremalı mantar çorbası şimdi bu sıcakta ağır gelir,zaten bu hava da çorba mı içilir diye çorbayı komple iptal edip bari cacığı yapayım içeriz serin serin derken salatalıkların tadına bakayım diye başladığım serüven 2 adet salatalık kalıncaya kadar devam ettiği için cacık yapma hayallerim suya düştü. Yerine ayran yaptım yarısını da lıkır lıkır içtim. Ağzıma az bişey sarımsak, bi kaç damla zeytin yağı,bi yaprak da nane attığım zaman teorik olarak cacık yemiş olacağım. Ayran rehavetinden kurtulamadığım için de sütlaç yerine ekmekle birlikte bakkaldan iki tane dondurma siparişi verdim. Böylelikle akşamın menüsünü hazırlamış bulundum. Az önce bezgin bi şekilde akşama ne yesek acaba diyen kocama da Amerika'yı keşfetmiş edamla sana çok güzel patlıcan oturtma yaptım sevgiliiiiim dediğimde "lotodan para çıktı bize istifa et gel" dediğimi duymuş kadar sevindiğini ses tonundan anladım.Adam bilse menünün özünü çemkirme rekorları kıracak çenesi haberi yok. 

Üşenmediğim tek şey var. O da duş alıp ikili koltukta kendi rahatım için kurduğum minder tasarımında yayılmak. Her şeyi el-kol mesafeme aldığımda da 5 senedir iş değişikliği yüzünden yaz tatili yapamamış en sonundan iş değişikliğini yaz sezonuna denk getirmiş insan mutluluğu yaşıyorum. Rahatımı bozmadan tuvalete gitme işine de doğurmadan bi çözüm buldum mu benden süperi olmayacak biliyorum. 

Not: Üşenmeden bu yazıyı bi solukta yazdığım için de hamburger ekmeği kıvamındaki yanacıklarımı sıkıştırıyorum. Aferin bana.  

29 Nisan 2012 Pazar

yuvayı dişi kuş yapar bacım.

Geçen hafta sevdiceğimin de 3 günlük süpersonik tatilini fırsat bilerek evi komple tadilata soktuk. 3 yıldır ertelediğimiz ne varsa 3 güne sığdırdık. Cuma gecesi itibari ile duvarları boyayacak ustalara kolaylık olsun diye bütün eşyalar odaların ortasına çekilip üzerilerine naylonlar örtüldü.Sevgilim kendi yapacağı,monte edeceği işleri çok seri bir şekilde not alıp organize etti. Bende nasıl olsa ilk gün bana ihtiyaç olmaz diye okuyacağım dergileri falan ayarlayıp evin sote kısmını gözüme kestirdim.
Cumartesi sabahı kendime gelir gelmez evin içi bi dolu adam olduğunu hatırlıyorum. Kocacığım ile ben kedileri kuşları yamacımıza alıp ışığa tutulmuş tavşan gibi ustaları izliyoduk. Ev ev olalı taşındığımızdan beri bu kadar kalabalık olmamıştı. Diego ( erkek kedi) tüm iktidarı ile evin bütün ustalarına bi tıslayıp çıldırıp sonra da ortadan kayboldu. Ustalarda sağ olsunlar ayakla oynamayın şu kediyle bakın çıldırıyo dememe aldırmadan "hele hele hele hohohoho" nidaları ile ayaklarını teker teker ısırttılar.Diego bu şebekliğe bi son verip cidden saldırınca da  "yinge şu kediyi bi yere kapatsan her yerimizi parçaliiciiik" deyince de bu sefer ben onlarla hele hele ho ho diye oynadım. Düdükler!
Az zaman sonra evimizde çok süper kafaları güzel eden inceden boya kokusu hakim olunca bana bi gaz geldi ki sorma.Baktım kocam yalandan bi iş bulmuş kendine oyalanıyo ben de bişey yapıyo gözükeyim deyip bütün mutfağın dolaplarını bi indireyim içlerini sileyim diye kendime iş yarattım ki yaratmaz olaydım.L mutfakta ne kadar dolap olabilirse bizim mutfakta onun 5 katı dolap olduğunu içlerini boşaltırken fark ettim. Hatta en son kocamla ilk tanıştığımız zaman kendime aldığım tabak takımını falan buldum o derece derinlemesine dalmışım. Merdiven tepesinde koca göbeğime bakmadan hopidi hopidi temizlik yaparken ustalardan biri ve kocamı bana pörtlemiş gözlerle bakarken bulduğumda abarttığımı anlayıp azıcık dinleneyim dedim.Deyiş o deyiş bi uyumuşum tabi boyadan hafif de çakır keyifim 2 saat zırıl zırıl uyumuşum.ooh mis.
Uyandığımda ev iyice çığırından çıkmış, yapılacak işler daha da bi gözüme gözüme girmişti.Boya kokusu etkisi geçince ayıldım tabi reel dünyaya direkt bir geçiş yaptım.Boya işi bitsin sonra temizlerim yeaaa deyip anında eski halime geri dönüş yaptım.
Pazar sabahı ustalarla birlikte sevgilimin abisinin karısı nam-ı değer eltim sağ olsun yetiş bacım gibi yetişti imdadıma. Kadın öylesine güçlü ki bizim Cüneyt ile taaa ne zaman şöyle iki milim oynatalım da azıcık şurası ferahlasın diye ittirmeye çalıştığımız lakin beceremediğimiz dolabı tek hamlede tek başına garç diye itiverdi. Beni de elinin tersiyle itip sen geç bakalım şöyle kaaardişim diye devre dışı bıraktı. Fıt fıt fıt diye hatun tek başına yatak odasını derledi topladı alladı pulladı. Bu arada ben yine yalandan iş yapayım diye girdiğim yoldan çıkamadım en son belimin ağrısından kocama söyleniyodum.Adamın ne suçu varsa?
Pazar günü tadilat devam ederken kocacığım ma aile maç izleme bokunu çıkarttı.O an gırtlaklayıp boğmadıysam adamı daha da boğmam herhalde diye düşünüyorum.Peygamber sabırlı bi insanmışım meğersem.Ben bi elimde domestos diğer elimde toz bezi gördüğüm her şeyi hijyen arsızı yaparken eve giren kafaları sayıyordum ki 15 falan olduğunda şuurumu yitirip saymayı bıraktım.Pazar gecesi resmen ağrıdan uyumayı bırak yatamadım evin içinde deli dana gibi dolaştım ay ay of of diye.
Pazartesi günü ustalık bi iş kalmadığı için sevdiceğimle geri kalan temizliği halletmeye çalıştık. Daha doğrusu ben temizledim öküzüm baktı ve direktif verdi.Bi ara akşama çiğ börek mi yapsak diye bişeyler geveledi kafasına attığım kumanda ile etkisiz hale geldi.
Cuma akşamı başlayan temizlik maratonum silinmedik yıkanmadık şey kalmayınca Salı günü tamamen bitti.Ne kadar yorulduysam Çarşamba günü iş miş bakmadan bütün gün devrile devrile uyudum.
Yazarken tekrar yaşadım o günleri bi daha yoruldum.


Not : Geçen hafta inşaat halindeki eve 15 baş sokan canına susamış sevgilim zılgıtın kralını yediğinden bu haftaki maç için telefonunu tamamen kapattı.Kendisi şu an mutfakta yemek yapıyo.Sonrasında mutfağı da toparlayacakmış. Kızımla ben keyif yapacakmışız. Aferim len koca.

27 Nisan 2012 Cuma

son durum :)

29 + 5 haftalık dobişkonun kralı bir gebeyim.Sol bacağımda bir ağrı var ki aman allahım dillere destan.Yürüyüş yaptığım zaman badi badi yürüyorum.Geçecek biliyorum hiç şikayetçi değilim canlarım ciğerlerim. anneciğimin zoruyla şeker yüklemesi yaptırdım.Ben zaten biliyodum şeker gibi bi insan olduğumu lakin tahliller tarafından da onaylandı bu durum. Onun için diyetteyim ballarım. En çok dondurmadan ayrıldığım için mutsuzum.
Bizim kız da geçen hafta 1kilo 180 gram ağırlığında elma yanak bişeydi en son. Kaburgalardan başlayıp kasıklara doğru kayan tekmeleri peşi sıra savuruyo sağolsun yavrucum. Son günlerdeki halimi özetleyen bi illustrasyon çizmesem olmaz dı ayıptı çünkü. Öptüm.

10 Mart 2012 Cumartesi

Doktor elinde mundar oldum yemin ederim.

Okuyacağınız yazı yer yer aşırı küfür içerebilir.Peşinen söyleyeyim de sonrasında yok efendim ben işitmedim vay efendim ben görmedim deyip "amma da ağzı bozukmuş cık cık cık"demeyin.Ağız burun dalarım ballarım.
Yazamadığım günlerde çokça çalıştım,çokça gezdim,çokça da sinir harbi yaşadım...
Şuan gebeliğimin 25. haftasındayım.Takriben 15-16 hafta sonra doğal doğumla peri kızı bir kız dünyaya getireceğim.Hiç mütevazi olamam tabii ki benim kızım olduğu için çok güzel olacak ayrıca çok çirkinleştim bunun içinde çok güzel olacağı inancındayım.Çürütenin etini çürütürüm.
2'li testi ufaklığın ense kalınlığı normaliyeti sebebi ile doktor paşamız istememişti. Hayde bi 3lü test yaptırın  ortam şenlensin deyince delik deşik olarak kanımı verdim testi yaptırdık. 3lü taram testi sonucuna göre 58de 1 olasılıkla ki bu yüksek bir olasılıkmış dediklerine göre down sendromu riski çıktı.5 doktor,2 profesör sonrasında amniosentez yapılması uygun görüldü.Ruh halimi inceden sen canlandır gözünde.Sürekli ağlayan,ellerini bileklerine kadar kemiren bombok şekilde ortalıkta ruh gibi dolaşan bi gebe.
Voodoo bebeği gibi karnıma iğne sokup içimdeki suyu dışarıda görmem sırasında hiç canım acımadı.Hatta annemle müdahale sırasında sohbet ediyorduk ( yazar burada "acı eşiğim ne kadar yüksek baaak "diyor)
Sonucu beklerken kurdeşen döküp kabar kabar kabardım.Sinir hastası oldum ota boka bağırıp,sikko sebeplerden dolayı insanları kırdım.Gebeliğimin en güzel günlerini kafama yorganı çekip ağlayarak geçirdim.17 gün sonrasında sonuç tertemiz çıkınca sevinçten Taksim meydanda halay çekecektim lakin kalabalıktan dolayı içimden çektim halayımı.Tey tey tey nidaları ile minimal halayı tamamladım.
Hormonlarım ve göbeğim doğru orantılı büyümeye başlayıp beni zıvanadan çıkartmaya da başladı bu arada.Dünyanın en ağlak insanları listesinde başı çekerim.Duygusal değilim ama kendimi zaman zaman anırarak ağlarken yakalıyorum.Ağlama sebepleri arasında; çay bardağı kırılması,evdeki taze ekmeğin bitişi veyahut gece uyandığımda televizyonda izleyecek bişey olmaması gibi dünyanın en saçma sebepleri mevcut.Cüneyt'de en başta ne yaptım da ağlıyo yazık ağlama sevgilim şeklinde iken,şimdilerde "git bi duş yap,açılırsın.gelirken de bi kahve yaparsan süper olur hadi yavrum"mooduna geçti.Yemin ederim bazen kendimden tiksiniyorum adamın biran evvel doğur da kurtulalım bakışlarını görünce.
Geçen hafta yani gebeliğimin 24. haftasında amnio sıvısından kaçırdığım için hastanede yattım bir gece.Bildiğin suyum geliyordu.Mincarede inceden açılma söz konusu idi.Sağolsun doktorum imza dağıtmaktan fırsat bulup gelemediği için saçma sapan ilk defa gördüğüm doktor tarafından muayene edildim.Taburcu olacağım zaman neden olur bu su gelme hadisesi anlat bakalım yiğidim nerede yanlış yaptık biz dediğimizde "olur öyle nedenini sormayın"  dedi.Dumurlardan dumur beğenerek acilen hastaneden çıkmak istediğimden dolayı kaçarak uzaklaştık ölü balık gözlü denyodan.Bu arada 29-30 saate yakın hastanede kaldığım zaman süresince gebeliğimi takip ettirdiğim doktora ulaşamadığımızı şiddetle vurguluyorum.Hatta kendisinin hastanede yattığımdan haberi olup olmadığını dahi bilmiyordum o sürede. Hastaneden çıktıktan 2 gün sonra rutin kontrol için şöhretli doktoruma gittiğimde allah razı olsun sadece herşey yolunda mı diye sorup yüzüme bile bakmadan iyi iyi su var detaylı ultrasound çektirip sonucunu bana yollayın ona göre haberleşelim dedi.Toplam 2 dakika sürmedi bile muayene.O kadar sinirlendim ki tansiyonum fırladı,yanaklarım al al oldu.
Şimdi ne var bunda yahu deme sakın.Cins bi gebe değilim ama doktorumun gözünde dolar simgesini görünce canıma tak dedi.Artık o doktorun elinde heba olmayacağım.İstediği gibi teste gönderip , kötü bişey olursa değerlendiririz mantığına yenik düşmeyeceğim.Çünkü cidden çok pis uyuz oldum bu yarak kürek işlere.Bi kaç hafta sonra annemin beraber çalıştığı başka bir doktora sadece herşey yolunda mı diye gidip taa 8. aya kadar doktora gitmemeyi düşünüyorum.Herhalde o zamana kadar iyi bir kadın doğumcu bulurum.Herkes ne kadar mutlu gözüküyosun diyo bir haftadır.Çünkü beklediğim sonuç yok,kurdeşenim yok gebeliğimin keyfini çıkartıyorum.Kendimi tanıyorum,vücudumu tanıyorum,kendime de kızıma da güveniyorum.Hasta muamelesi görmekten de tedbir amaçlı testlerden de yıldım yemin ederim.
oh.Bebek gibiyim şimdi.Müsaadenle çikolata yedim sırtüstü yatıp kızın dansını izleyeceğim göbeğimden canlı yayında :)

6 Ocak 2012 Cuma

allah beni sizden kurtarsın.

Allah kurtarsın nedir biri bana açıklayabilir mi? Neden kurtuluyorum?İçimde benden beslenen,yaşama benden bir hortumla tutunan,canımdan can var.Her ne kadar analık hissetmesem de prenses banu gibiyim neden kurtulayım yavrum?
Hemen arka saflardan sesleri duyar gibiyim.Evet biliyorum şimdi en güzel zamanlarım karnım büyük olmadığı için atom karınca gibiyim.Zıp zıp zıplayıp,hoplayabiliyorum.İleride de biran önce doğurayım modunda olacağım.Ama bi bırak lütfen de keyfini çıkartayım bu günlerimin.Şu anda kurtulmak istediğim bi durum yok ortada.
Kurtulmak zaten başlı başına çirkin,nahoş bi kelime.Olumsuz çünkü.Bayılınıyo zaten olumsuz bütün anılar anlatılmaya.Yok ben 4 günde doğuramadım.Ay hamileliğim bok gibi geçti.Kesiğimin yeri hala daha acıyo.Yok bilmem ne.Kusura bakmasın kimse ama bunları anlatan insanlar olumsuzlukla beslenen,başkasının huzurunu çekemeyen,hiç bir şeyin iyi gitmeyeceğini düşünen insanlar.Seninle benim vücudum bir mi?Ruh halim bir mi? Senin yaşadığını ben yaşayacak mıyım?Ha bi de neden benim motivasyonumu düşürüyosun?Tanıdık tanımadık gebe olduğumu bilen herkes allah kurtarsınla başlayıp felaket geçen gebelik sürecini anlatıyo.Artık cidden dinlemiyorum kelimeleri sayıyorum,içimden şarkı söylüyorum ve allah beni sizden kurtarsın diyorum.
Bakın güzellikle söylüyorum,rica ediyorum.Allah kurtarsın demeyiniz bana.(ki her ne kadar kült bi cümle olsa da bu) Olumlu cümleler kurmayı deneyin.Demezseniz siz bilirsiniz.Elimde eski model patpat sünnet terlikleri ile bekliyorum.Ağzınıza vururum.

umutsuz türk kadını forumları

Bazı kadın forumlarına cidden hasta ruhlu akraba evliliği kişilerin özellikle üye olduğunu düşünüyorum.Gebelikte oje kullanımını araştırırken girmez olaydım dediğim bi foruma girdim ve okuyunca kendimi kaybettim.Tansiyonum düştü o derece kaybettim.Aşağıda okuyacağınız cümleler birebir siteden alınmıştır.İyi eğlenceler :)

"-6 aylık hamişim doktor yanında çalışan bir ablam oje konusunda beni uyardı.Bebek oksijeni annenin tırnak diplerinden aldığı için oje sürmek kesinlikle yasakmış hamileyken.Bebek oksijensiz kalırmış."
Müsadenizle evvela hamişin ne olduğunu sormak istiyorum.Şirinlik belirten hamileyim kelimesi midir? Veyahut panpiş gibi bi kelimecik midir? Tırnak diplerinden oksijen alınıyorsa bu arkadaşa anneciği hamileyken ellerini havasız bırakmış zira beyinde yeterli oksijen olmadığı için şuursuzca saçmalamış.Kendisinin kişisel bilgilerinde eğitim seviyesi üniversite yazıyor bu arada.

"2,5 aylık hamileyim.Hamileyken ilişkiye girilirse penis bebeğin kulağına gelirse sağır,gözüne gelirse kör olurmuş kızlar.Ne yapacağımı şaşırdım.Kocamı kaybetmek istemiyorum.Bebişime bişey olur diye de çok korkuyorum"
Oha vallahi oha.Yukarıdaki cümleyi yazan arkadaşın da aklı bambaşka yerlerde olduğu için beynine kan gitmeyip iyice zıvanadan çıkmış.Bu model ve serisi çok acaip.bişey diyemiyorum.İki sevişse nasıl kendine gelecek haberi yok.

"Doktorum herhangi bir sorun yok normal doğum yapabilirsin dedi ama ben sezaryen
olacağım.Çekemem o kadar ağrıyı kaç gün çekeceğim belli değil.Ağda mı nasıl ayarlayacağım bir de.Kıllı kıllı mı görsünler beni.Iykk."
Ablayı dövmek için isimleri almaya başlayabilirim.Kendisi muhtemelen doğurmuştur iki beynini akıtıp gelelim.Kimse kusura bakmasın ama benden şu görüşe saygı duymam beklenmesin.Doğadaki tüm memeliler extreme bir durum olmadan kendiliğinden pırtlatıyorlar çocuğu.Sezaryen anca çok acil bi durumda kabulümdür.Ki o da genelde doktor korkutması oluyor duyumlarıma göre.Bunun için siz siz olun doktorun oyununa gelmeyeceğinizden emin olun.Baktınız içinize sinmedi doktor değiştirebilme özgürlüğünüz elinizin altında internet ve araştırma şansınız var

Ojeyi de arada sırada sürmeye karar verdim.Çok sağlıklı bilgiler bulamadım.İçgüdüsel hareket edip tırnakları özgür bırakmak istedim :) 

5 Ocak 2012 Perşembe

Hamile modasını yiyeyim sana bişey olmasın.

Bangır bangır kilo almadım desem de artık aşk tutamaçlarımın yanı sıra kavun gibi de bir göbeğim var.Var olan göbeğim yuvarlandı allahtan. Bide üstüne göbek çıkaydı yemin ediyorum dağlara taşlara vururdum kendimi.Gözüm gibi baktığım,canımdan çok sevdiğim skinny jeanlerimin önü artık kapanmıyor.ben de inadına her gün sanki bi gıdım incelecekmişim umudu ile deniyorum  bi kademe daha kapanmadığı gibi artık popomdan da "biz bu götten nah geçeriz" baskısını hissediyorum.Gözlerim doluyor ve arka fonda acıklı müzik çalıyor.Derken aklıma yemek geldiği için kendimi mutfakta buluyorum.Hiiiç yalan söylemeye gerek yok umurumda bile değil aklım hep kumpirde,dürümde,yarım ekmek köftede.Kiloda almıyorum,alsam da "biz insan taşıyoruz yiğidim"modundayım.Bir nevi çokta tın,çokta fifito.
Geçen şöyle bi bakayım hamile modası neymiş ne değilmiş diye.Hayata küstüm resmen.Yakalı,ekoseli,meme altından büzdürmeli yok popodan kastırmalı yok karnı korumalı bi sürü dandik dundik şey gördüm ve o an karar verdim.ben hiç bir zaman hamile kıyafeti giymicem.Gerekirse xxl t-shirt giyerim ama o kıyafetleri giymem.Tayt,gömlek,t,shirt,dümdüz elbise,eşortman misler gibi kıyafetlerdir bence.
Bu arada içimdeki inşaat halindeki canlı kocaman oldu.En son 7 cm gövde boyu,elleri kolları kıpır kıpır bi düdüktü.2li teste gerek duymadılar zira bizimkinin ense kalınlığı insani boyutlarda çıktı.3lü test yaptırıcaz bakalım 2-3 hafta sonra.Gerçi çok gerekli de bi durum olduğunu sanıyorum ama maksat Dr. Aytuğcuğumu kırmamak.Ben 3lü test deyince anne,baba,çocuk testi sanıyodum.Anneme söyleyince çok bilmiş tıpçı edasıyla suratıma kahkaha attı.Meğerse kan testiymiş down sendromu vs. bakılıyomuş.Eskiden tarama testi mi varmış ya deyip kapatmak istiyorum konuyu o derece kılım delik deşik kan vermeye.