8 Mayıs 2012 Salı

miskinler kraliçesi

31 haftalık gebeyim. Eve rutin gelen bir yardımcımız olmadığı için ev işi, yemek,günlük işler ellerimden öper balım. Gerçi hoş eve gelen temizlikçinin arkasından bezle dolaşan ruh hastası bi kişiliğim. Gebelikten önce kargalarla uyanıp fiti fiti evin içinde koşturup normal insanların mesai saati başlangıcında ben de çizmeye başlardım.Molalarımda da kendime kaliteli zaman ayırıp salya sümük uyurdum.

Şimdilerde ayaklarımın yarısını görmemi engelleyen göbeğim yüzünden hayatımı slow motion yaşıyorum. Bu yavaşlıktan dolayı da hareket etmeye resmen üşeniyorum. Uyku düzenim dillere destan.Bir sabah 10 da kalkıyorum diğer bir gün gece 01,30'da.Hal bu olunca benim obsesif düzenim yerle yeksan anacım. İlk başta her gün toz alıp kedilerin banyoda yarattığı kum cennetini temizlemediğim zaman kötü hissediyodum.Alıştım artık şimdi toz zerreciklerinden sanat yaratıp, kum öbeklerine basmadan işimi halletmeye çalışıyorum. Elimde olsa miskin hayvan gibi haftada bir çişe gidicem demek isterdim ama idrar kesesi baskısı yüzünden bu mümkün değil maalesef.

Evde çoğunlukla ambalajlı ürün kullanmama kavramım şu an karnımı doyursun da isterse çer-çöp olsunla yer değiştirdi. Sevgilimin yanaklarındaki sağlıklı pembişlik gittikçe köşedeki köftecinin rengini almaya, saçım düzenli ev yemeği yemeyip üşengeçlikten makarnaya geçiş yaptığımız için fiyonk,burgu ve kelebek şeklinde çıkmaya başladı. Öğrenci evi tecrübelerimle öz İtalyan gelse makarna konusunda kapışamaz benimle ama ona bile üşeniyorum hep domatesli hep yoğurtlu makarna yemekten nimetten tiksinir olduk. Haftanın her günü sağlıklı tencere yemeği yiyen kocam 32 senelik hayatı boyunca yemediği sokak yemeğini sayemde tattı. 

Bugün bu işe bi son vereyim 3 çeşit yemekle adamın midesini çıldırtayım dedim girdim mutfağa. Menüm ev yapımı kremalı mantar çorbası, imam bayıldı, domatesli pilav, cacık ve sütlaçtan oluşuyordu. Sıcak havaların kendini göstermesi ile bizim mutfağın Jameika kadar sıcak olduğunu unutmuşum bu arada. Yükümden dolayı da zaten herşey 2-3 katı fazla geliyo bana yandım allah diyerek imam bayıldıyı patlıcan oturtma ile değiştirerek ilk fireyi verdim. Sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten. Domatesleri yıkayıp rondodan geçirmeye üşendiğim için domatesli pilav yerine soframızın temel taşı,olmazsa olmazı kelebek makarna yaptım. Kremalı mantar çorbası şimdi bu sıcakta ağır gelir,zaten bu hava da çorba mı içilir diye çorbayı komple iptal edip bari cacığı yapayım içeriz serin serin derken salatalıkların tadına bakayım diye başladığım serüven 2 adet salatalık kalıncaya kadar devam ettiği için cacık yapma hayallerim suya düştü. Yerine ayran yaptım yarısını da lıkır lıkır içtim. Ağzıma az bişey sarımsak, bi kaç damla zeytin yağı,bi yaprak da nane attığım zaman teorik olarak cacık yemiş olacağım. Ayran rehavetinden kurtulamadığım için de sütlaç yerine ekmekle birlikte bakkaldan iki tane dondurma siparişi verdim. Böylelikle akşamın menüsünü hazırlamış bulundum. Az önce bezgin bi şekilde akşama ne yesek acaba diyen kocama da Amerika'yı keşfetmiş edamla sana çok güzel patlıcan oturtma yaptım sevgiliiiiim dediğimde "lotodan para çıktı bize istifa et gel" dediğimi duymuş kadar sevindiğini ses tonundan anladım.Adam bilse menünün özünü çemkirme rekorları kıracak çenesi haberi yok. 

Üşenmediğim tek şey var. O da duş alıp ikili koltukta kendi rahatım için kurduğum minder tasarımında yayılmak. Her şeyi el-kol mesafeme aldığımda da 5 senedir iş değişikliği yüzünden yaz tatili yapamamış en sonundan iş değişikliğini yaz sezonuna denk getirmiş insan mutluluğu yaşıyorum. Rahatımı bozmadan tuvalete gitme işine de doğurmadan bi çözüm buldum mu benden süperi olmayacak biliyorum. 

Not: Üşenmeden bu yazıyı bi solukta yazdığım için de hamburger ekmeği kıvamındaki yanacıklarımı sıkıştırıyorum. Aferin bana.  

Hiç yorum yok: